Doğum günüm.
Doğum, günüm. Benim, doğum günüm. Doğum.
Yazıya nasıl başlayacağımı da bilmiyorum açıkçası. Doğum günü diyince, insan direk hediye getiriyor aklına, belki de.
Ama ben, doğum günü diyince, pek çok şey getiriyorum aklıma, hediyeden ziyade.
Doğum günlerini önemserim. Belki de önemsemem. Önemseyemem.
Doğum günlerinde hatırlanmayı önemserim belki de.
Evet. Hatırlanmak.
Doğum günlerinde, hatırlanmak...
Hatırlanmak ne kadar hoşuma gitse de, doğum günlerinde, durup düşününce
o zamana kadar aramamış sormamış insan, birden o gün can ciğer doğum günümü kutluyor
hediye falan alıyor.
Yadırgıyorum.
Doğum günüm bitince nereye gidiyor?
Ondan önce nerdeydi?
...
Bir de, çocukken bir kere babam hatırlamamıştı doğum günümü...
Hiç unutmam...
O günden beri doğum günlerini önemsemiyorum, önemseyemiyorum aslında.
Ve heyecanlanamıyorum istesemde, doğum günümmüş diye.
Mesela yarın sıradan bir gün benim için.
Sahte gülüşler, "İyi ki doğdun" dilekleri, bir bir çarpacak yüzüme.
Ama olsun, önemsemiyorum nasılsa.
Benim önemsediğim;
HATIRLANMAK...