Yine düşüncelerimi toparlayamadigim bir zamanı yasıyorum. Bazen konuşmak istediğimde bile konusamadigim oluyor.
Kafam karışık.
Cok karışık.
Kafatasimin icinde düşüncelerden olusan bir çorba var.
Dusunce çorbası.
Çorba olmuş dusunceler.
"Neyi düşünüyorsun bu kadar?", diye sorsalar, ben de bilmiyorum.
Henüz.
Çünkü, sokakta sevdiğim kediyi bile düşünüyorum.
Ya da yoldan gecen arabayı. Acaba kaç model?
Bazen de otobüs ne zaman gelir diye düşünüyorum.
İcimde bir seyler var.
Acı değil.
Sürekli beni tüketen bir şey.
Girdap gibi.
Evet girdap. Beni icine çeken.
Kurtulamadığım, boğuldum geceler var. Sigaraları birbiri ardına yaktığım.
Şarkılar açıyorum, kafam dağılsın diye.
Bir silah çıkarıyorum belimden, alnimin tam ortasina dayayip, tetiği çekiyorum.
Yoksa bu kafa, başka türlü dağılmıyor.
Hep ayni acı hikaye. Kimseye bir şey anlatmak istemiyorum. Çünkü, değişmiyor.
İçimdeki girdap küçülmüyor.
Beni yiyip bitiren şüphe duygusu, bitmiyor.
Ben bitiyorum, o bitmiyor.
Güvenmek istiyorum, insanlara. Oysa daha bir kediye bile güvenilmiyor.
Beni bu hale getiren geçmişim mı, ben miyim? Kendi kendımın psikologu olmaktan sıkıldım.
Yalnız kaldığım her an, sadece tek basına olmaktan bahsetmiyorum insanlar icinde de yalnızlığa çekilmekten bahsediyorum, düşüncelerle boğuşmaktan da sıkıldım.
Kabus görmekten de.
Aylar sonra ilk defa, dün gece deliksiz uyuyabildim. Kabus görmeden.
Çünkü artık, bünyem daha fazla kaldırmıyor.
Yorulduğumu hissetmeye başlıyorum, yine.
Dinlenebilecek bir yer arıyorum.
Bir yol kenarı.
Bir ağaç altı.
Belki bir durak.
Hiçbir şey düşünmeden, saatlerce bakışlarımı bir yere sabitleyip, dinlenebilecegim bir yer.
Ütopyalarım yıkıldı. Kaçabileceğim hiçbir yerim yok.
Hissizlesiyorum.
Donuk duvarlar gibi yüzlerin arasında kaldım.
Kacabilmek istiyorum.
Koşmak.
Koşmak.
Yeterince uzaklaşana dek koşmak istiyorum.
Nefesim gırtlağımı yakana dek.
Ağlamamak istiyorum, ama ağlıyorum.
Ağlamak istiyorum, ama aglayamıyorum.
Artık anlaşılmak istemiyorum.
Bunun icin bir caba da sarfetmiyorum.
Ama bazen, anlaşılıyorum.
Bir şey sakladığım, icimde bir seyler yaşadığım, anlaşılıyor.
Ve tam da o zaman, görünmez olmak istiyorum.
Ne de cok şey istiyormusum megersem.
Oysa sadece, o elimi tuttuğunda her şeyi bir süreliğine bir kenara bırakabiliyorum.
Keske ellerini hep tutabilsem.
Her seyin bir kenarda kalıp, toz tutmasını cok isterdim.