
Son sigaramı yakıp, yine düşler alemine doğru yolculuga çıkmıştım.
Böyle zamanlarda, yanıma aldığım yegane şeydir zaten sigaram. Bazen, o da olmasa ne yapardım acaba, diye düşünmekten alamıyorum kendimi.
Kendimi hiçbir yere ait hissedememekten bahsetmiştim bir ara. Belki de kendime bahsetmiştim, hatırlamıyorum. Neyse. Konuya donecek olursak: ben buraya geldim, ama sanki hiçbir zaman burada olmadım. Belki de, hiçbir zaman kendimde olmadım. Tüm sorun budur. Bilemiyorum.
Oysa dilimden dökülenlerle, içimden geçenler hiçbir zaman birbirini tutmadı.
Bir seyler ya hep yarım kaldı ya da hep yarım bıraktım.
Rüyalar görüyorum, aynı. Hiç değişmeyen rüyalar. Bir de bazen sesler duyuyorum, başka kimsenin duymadığı.
Bazen, birine baktığımda, ne olacağını görüyorum. Birine dokunduğumda, ne olacağını hissediyorum.
Bazen, deliriyorum. İstemsiz. Çünkü cok konuşuyorlar.
Anlatmak istiyorum, söylemek istiyorum duyduklarımı. Ama insanlar, korkmaya yer arıyor.
Korkardim ben de, bir ara. Bağışıklık mı kazandım ne olduysa, korkmuyorum artık. Yani fazla.
Mesela şey oluyor; bir seyler konuşuyorum ya da konuşuluyor, sonra bir anda bütün dikkatim alakasız bir sekilde dağılıyor.
Gecmisi sürekli düşünüyorum.
Sırf bu yüzden, yakın geçmişimde cogu şeyi unutuyorum: söylenenleri, yapılanları, isimleri, tarihleri...
Bir seyler başarmak istiyorum. Guzel seylerde adımın geçmesini. Annemi istiyorum. En yakın arkadasımı bir de. Böyle seyler istediğimde, olursa eğer, mutluluk istememe gerek kalmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.