Bu gece...
...Siyahın altında ezilen acılarımı topladım gökyüzünden.
Kirli avuçlarımın arasında, sanki her an kaçıp gidebileceklermiş gibi sıkı sıkıya tuttum onları ve ayaklarımın altında acımasızca çiğnediğim toprağın üstüne ufaladım parmak uçlarımla. Tuzlu göz yaşlarımla suladım ve bekledim acılarımın çiçek açmasını.
Bir avaz çığlıkla açan ilk çiçeği koparıp, kestim sesini. Diğerlerine de aynı şeyi yaptım ve bokluğun elli tonunu barındıran ellerimin arasında sıkıca tutup içimdeki çocuğun mezarlığının baş ucuna bıraktım acı çığlıklarımın karanlık çiçeklerini.
Soğuk mezar taşında kendimi gördüm.
Siyahtım.
Simsiyah.
Gökyüzü yarılsa ve Tanrı elini de uzatsa, aklanmazdım. Her bir zerreme işleyen katran karasını, yıllarca çamaşır suyunda da bekletseler beni, çıkaramazlardı.
24 Şubat 2016 Çarşamba
밤
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.