8 Eylül 2016 Perşembe

why does it hurt so bad

işte, yine geldi. 
içimdeki o kaçıp gitme isteği, yine başını çıkardı o kalın toprağın altından.
kurutmuştum oysaki, sıvamıştım üzerini bir daha çıkmasın diye. 
ama olmuyor. 
yapamıyorum. 
gitmeyi istemeden duramıyorum. 
kaçmak, kaçmak, kaçmak 
ve gitmek. 
ellerimin tersiyle alıyorum yanağımda biriken tuzları. 
dudaklarım birbirine kenetli ama ne kadar da çok konuşuyorum. 
zihnimde dönüp dolanan tilkilerin peşinden koşuyorum. 
ipin ucunu kaçırdım sanırım, yakalayamıyorum. 
umut balonum kaçtı avuçlarımın arasından ve kalbimle beynim kesti bağlantısını. 
kendime küstüm. 
kendimi bu denli hırpaladığım için kendime kızdım. 
ne için dedim, 
ama yanıtını veremedim. 
yalnız kalmaktı oysa tek isteğim. ama onu da beceremedim. 
kaçıp gitmek istedim ama ne yerim vardı ne yurdum. 
kimsesizdim çoğunlukla. 
aslına bakarsanız yalnızlığın tüm gerekliliklerini taşıyordum, ama yine de yalnız kalamıyordum; zihnimde, içimde, kendi içimde bir türlü yalnız kalamıyordum. 
beni bırakın istiyorum, çok şey değil. 
bırakın ve öylece kalayım kendimle. 
benim, bana ihtiyacım var. 
bensizliğimde çok şey kaybettim; onları tekrar kazanmaya, kendimi yeniden bulmaya ihtiyacım var.
beni bana getirmenizi de istemiyorum sizden. 
sadece, 
beni benimle bırakın 
yeter. 


6 Eylül 2016 Salı

(

Ayaklarım gidiyor istemsizce ve ben nereye olduğunu bile bilmiyorum. Zihnim bulanık. Gözlerimle etrafı tarıyorum ama bana tanıdık gelen hiçbir şey yok. Ağaçların dallarına takılıyor ellerim ve çiziliyor derimin üstü ama umrumda değil gibi. İçimde daha çok acıyan yerler var. Zihnimin derinliklerinde, beynimin en ücralarını kemiren o ne idüğü belirsiz düşünceler. Sonra karşıma çıkıyorlar. Korkuyorum çokça. Bakıyorlar gözlerimin içine ve bekliyorlar, beni. Geri dönmek istiyorum. Ama durduğum yerde battığımı fark ederken her şeyin geç olduğunu biliyorum. Ve korkmak hiçbir sonuç getirmiyor önüme. Bana bakmaya devam ediyorlar ve kimse elini uzatmıyor. Bu boktan bataklıkta en dibe çekilirken, hallerine şükredecekleri bir beter oluyorum sadece. Fakat bataklık bile, üşüten sıcaklıklarından daha huzurlu.



Posted via Blogaway